Sevde'nin Günlüğü

Yazmayı seviyorum…

Kırmızı Kafes

Mart15

Öykü

Gondol sesleriyle uyandı geceye. Boş odada yalnızca nefesi duyuluyordu. Gözlerini kapadı, tekrar çığlıklar yankılandı kulaklarında. ‘Geçecek’ umuduyla bir kez daha açtı gözlerini. Duvarın kirden griye dönmüş boyasını o gecenin yağmur bulutlarına, duvarda asılı duran eskimiş saati dönme dolaba benzetti. Saatin ince çubuğu tıpkı dönme dolap gibi durmadan dönüyor, aklını delirtici bir sonsuzluğa yuvarlıyordu. Önce kadının şuh kahkahaları zihninde beliriyor, ardından sonu gelmeyen çığlıklar başlıyordu. Sırtüstü döndü, rutubetli tavana dikmişti gözlerini. Yavaşça tavandan su damladı göğsüne, ardından bir damla daha. O gece de yağmur yağıyordu. Odadaki rutubet kokusu yağmurla çıkan toprak kokusunu anımsattı ona, belleğinde bir başka keskin aromayı daha duyumsadı: kan. Pahalı bir kadın parfümünün kana karışmış kokusunu hissetti, haykırışlar hızlandı zihninde. O koyu kırmızı şehvetli kokuyu en keskin haliyle duyumsadı. Elini terini silmek için istemsizce yüzüne sürdü, çektiğinde kırmızıydı eli, yine burnu kanıyordu. Umursamadı, alışıktı buna, elleriyle yok ettiği varlığı anımsatıyordu ona. Zevk aldı bundan. Yaratıyordu o; öldürdüğü bedenlerden kan yaratıyordu, bir eliyle yok ederken diğeriyle var ediyordu. Yüzünü yastığa döndü, yastık da kırmızıydı şimdi. Burnundan akan kan, dudaklarını kırmızıya bulamıştı, tıpkı kadının kırmızı rujlu dudakları gibi. O dudakların arasından –gondol bir o yana bir bu yana gittikçe- coşkulu çığlıklar fırlıyordu, bu çığlıklar gece boyu da bitmemişti; önce coşkulu, sonra korkulu ve en son da acı dolu feryatlar lunaparkın eğlenceli müziklerine karışmıştı.

Gözü yine duvardaki dönme dolaba takıldı, bir hışımla çekti yorganı, yorgandan dar bir kafes oluşmuştu üstünde. Belki de tek ihtiyacı buydu: kırmızı bir kafes. Kendi yaratacaktı onu da. Ama kan hırsına kapılıp bedenini yok etmekten korkuyordu, kanı var ederken kendisi yok olmaktan. Bir an tırnaklarını yüzünde hissetti, yanağına kırmızı düz çizgiler boyamıştı. Bütün suratını boyamak istedi hırsla. Neden sonra parmakları gevşedi, çarşafa düştü boya fırçaları. Gözlerini yumdu, kırmızı kafesinde kırmızı düşlere daldı.

20.11.11

Comments are closed.