Sevde'nin Günlüğü

Yazmayı seviyorum…

Kültürler Arası Etkileşimde Edebiyatın Rolü

Mayıs2

Doğuş Üniversitesi IV.Liseler Arası Edebiyat Yarışması
”Kültürlerin Buluşması ve Edebiyat” konulu deneme dalında birincilik ödülü

‘’Kültürler arası etkileşim’’ günümüzün gözde kavramları arasında yer alıyor. Farklı kültürlerin bireyleri gerek teknolojinin sunduğu olanaklarla kitle iletişim araçlarını kullanarak gerekse bizzat gezip görerek birbirleriyle tanışıyor ve etkileşiyorlar. Böylece kültür alışverişi yoluyla birbirlerinin toplumlarına çeşitli ‘yeni’ değerler kazandırıyorlar. Sonuç olarak birbirinden etkilenen kültürler pek çok farklı kültüre ait öğeleri bünyesine katıyor. Ancak her ne kadar bu kültürel etkileşim başta internet olmak üzere çoğunlukla teknolojik gelişmelere mâl edilse de belki de daha sessiz, daha yavaş fakat uzun vadede daha etkili ve kalıcı bir etken olan edebiyatın rolü çoğu zaman göz ardı ediliyor. Dil, kültürün temel öğelerinden biri olarak benimseniyor; farklı dilleri öğrenen birey farklı kültürleri de öğrendiğini sanıyor, ancak dilin içi edebiyatla dolmadıkça kültürel etkileşimin tam olarak gerçekleştiğini söylemek güç. Nitekim geçmişte de edebiyat farklı kültürlerin buluşmasına tanıklık etmiş, daha da ötesinde teknolojinin geri kaldığı dönemlerde bile bu buluşmada rol oynayan en önemli etkenlerden biri olmuştur.

19.yüzyılda Osmanlı’da Tanzimat Devri ve ardından gelen Servet-i Fünun Dönemi Osmanlı-Fransız kültürel etkileşiminde yazınsal ürünlerin payını belirtmek adına önemli bir örnektir. İbrahim Şinasi gibi Osmanlı yazarlarının belli bir süre Fransa’da yaşayıp Fransız yazınından eserleri çevirerek Osmanlı toplumuna kazandırmalarını iki kültürün etkileşim sürecinden bağımsız saymak mümkün değildir. Yusuf Kamil Paşa’nın François Fénelon’un Les Aventures de Télémaque adlı eserini çevirdiği Tercüme-i Telemak ya da Şinasi’nin Fransız şiirlerini çevirdiği Tercüme-i Manzume gibi yapıtların Fransız kültürünün tanınmasına ve Fransız kültüründen etkilenilmesine katkısı büyüktür. Çevirilere koşut gelişen roman türü gerek tür olarak Fransız yazınından gelmesiyle gerekse içerik olarak barındırdığı Fransız kültürel öğeleriyle Osmanlı toplumunun batılılaşmasında, bir anlamda Fransızlaşmasında etkili olmuştur. Bu süreç Servet-i Fünun döneminde kullanılan Fransız nazım biçimleriyle devam etmiş, Fransızca söz dizimi kurallarının Türkçeye uygulanmasıyla pekişmiştir.

Bu noktada, edebiyatla birlikte dilin de Fransız kültüründen etkilendiğini söylemek mümkünse de kültürler arası etkileşimde dilin payı ile edebiyatın payı arasındaki ayrımı yapmak gerekir. Tıpkı o dönemde Osmanlı toplumunda eğitimli bireylerin Fransızca bilmesi gibi günümüzde de insanlar başta İngilizce olmak üzere farklı diller öğrenmektedir. Ancak dil öğreniminin kültürel etkileşimde tek başına büyük rol oynadığı söylenemez; çünkü bir kültürü tanımanın ve benimsemenin yalnızca o kültürün dilini öğrenmekle gerçekleşmesi olanaksızdır. Bireyin bir toplumun içinde bir müddet yaşamadan o kültüre ait öğelerin tümünü veya bir kısmını benimsemesinde dil öğreniminden öte edebi yapıtlar büyük ölçüde etkilidir. Bu bağlamda edebiyatın internet, televizyon ve sinema gibi görünürde daha kapsamlı ve daha yaygın araçlardan ayrımı, okurun özellikle roman gibi edebi türlerin yarattığı karakterlerle özdeşleşebilmesini daha kolay ve zaman zaman kaçınılmaz kılmasıdır. Birey, internette, televizyonda ve sinemada farklı kültürleri temsil eden karakterleri görür, tanır ancak romanda dünyaya onların gözünden bakabilme olanağına sahip olur, onlarla empati kurar ve -bir süreliğine- yansıttıkları kültürün bir parçası olur. Özellikle 1.tekil kişi bakış açısı bu anlamda empatiye ve dolayısıyla kültürel etkileşime en çok olanak sağlayan tekniktir; ancak diğer bakış açıları da -okura roman boyunca karakterlerin yaşamlarında bulunabilme fırsatı verdiğinden- oldukça etkilidir. Emily Bronte’nin Uğultulu Tepeler’i, Charlotte Bronte’nin Jane Eyre’i ya da Charles Dickens’ın Bir Noel Şarkısı adlı romanı 19.yüzyılda İngiliz toplumunda baskın bir şekilde görülen sınıf ayrımını, olay örgüsünün arka planında okura sunar. Okur, İngiliz kültürünün farklı sınıflara biçtiği değerleri bu romanlar aracılığıyla görür, farklı sınıflara ait karakterlerle –Uğultulu Tepeler’in yetim Heathcliff’i, Jane Eyre’in zengin Bay Rochester’ı ve Bir Noel Şarkısı’nın cimri Scrooge’uyla- empati kurar. Aynı şekilde 16.yüzyıla ait olan, Shakespeare’in Venedik Taciri adlı yapıtında okur, Shylock karakterinde Yahudileri İngiliz bakış açısından –dönemin İngiliz kültürüne ait ön yargılarla ve inanışlarla- görür.

Edebi yapıtlar bu şekilde ana kültürel öğelerin yanı sıra kültürlerin birer parçası olan günlük yaşama ait ayrıntıları da bu kültürel etkileşim sırasında okura aktarır. Uğultulu Tepeler’de kahya Joseph’in sabahları yaptığı ‘’porridge/sütlü yulaf lapası’’nın İngiliz mutfağına özgü bir yemek olması ve Sait Faik Abasıyanık’ın Mahalle Kahvesi adlı öyküsünün geçtiği kahvehanenin, tipik bir Türk kahvehanesini yansıtması edebi yapıtların okura sunduğu kültürel ayrıntılara birer örnektir.

Edebiyatın kültürleri yansıtma yetisi bu yetiyi başarıyla kullanan toplumlarda görülmesiyle olduğu gibi edebi anlamda gelişememiş toplumların kültürlerinin tanınmasındaki eksiklikle de kanıtlanabilir. Örneğin İngiliz, Amerikan ya da Fransız kültürü bu denli yaygınken Afrika kültürünün bilinmemesi düşündürücü olduğu kadar olağandır da. Nitekim bunda Uganda ya da Kenya gibi Afrika ülkelerinin edebi anlamda eksik olmalarının tek etken olduğu savunulamaz; ancak pek çok yönden gelişmemiş olan bu ülkelerin kültürlerini dünyaya tanıtmalarına imkan sağlayacak ileri düzeyde bir yazın dünyalarının olmamasının bu kültürel etkileşim eksikliğine neden olan etmenlerden biri olduğu söylenebilir.

Teknolojik gelişmelerle son yüzyılda artan kültürlerarası etkileşim aslında yüzyıllardır büyük ölçüde edebiyat yoluyla devam etmiştir. Kültürler arası etkileşim günümüzde kitle iletişim araçlarıyla ivme kazanmışsa da halen edebi eserlerle daha gösterişsiz, sessiz fakat daha sağlam adımlarla sürmektedir. Bugün Türk kültürü de Orhan Pamuk gibi başarılı yazarlarla dünyaya açılmakta ve Türk edebiyatıyla başka kültürlerden etkilendiği kadar başka kültürleri de etkilemek üzere kültürel etkileşim yolunda hızla ilerlemektedir.

Sevde Kaldıroğlu

01.04.12

12 Yorum

“Kültürler Arası Etkileşimde Edebiyatın Rolü”

  1. Mayıs 2nd, 2012 - 20:29 Babacık Diyor ki:

    Sen sadece bir “ayaklı kütüphane” olmayacaksın tatlım, sen bir söz ve düşünce üstadısın, sen bir dehasın.

  2. Mayıs 3rd, 2012 - 11:23 buşra Diyor ki:

    Tebrikler Sevdecigim konunun hakkını vermişsin.Çok beğendim.

  3. Mayıs 3rd, 2012 - 20:15 Sevde Diyor ki:

    Çok teşekkür ederim desteğiniz için! 🙂

  4. Mayıs 4th, 2012 - 06:57 Sabiha Diyor ki:

    Sevdecim edebiyatı seviyorsun ,bu yolda da başarılı olacağın kesin.Seni yazar olarak görebiliriz,bu bizleri sevindiriyor.Başarıların devamını dilerim.

  5. Mayıs 4th, 2012 - 08:20 Mine Karakuş Diyor ki:

    Sevde’cim harikasın. araştırma içinde örnekleme seçimin ayrıca bir harika. Tebrikler.

  6. Mayıs 4th, 2012 - 08:46 Fatmagül Asarkaya Diyor ki:

    Tebrikler Sevde cim. Senin gibi okumayı seven ve sevdirecek olan genclerin varlığı, geleceğe olan umudumuzu bir kez daha perçinledi. Allah yolunu açık etsin…

  7. Mayıs 6th, 2012 - 07:47 Sevde Diyor ki:

    Çok teşekkürler! 🙂

  8. Mayıs 6th, 2012 - 15:10 neriman Diyor ki:

    Tebrikler Sevdeciğim, kalemine sağlık !

  9. Haziran 13th, 2012 - 06:11 Efeoğlu Diyor ki:

    Güzel adlı Sevde, ben de seni candan kutlarım… Öykülerin de güzel, bu denemen de…
    Türkçemize özen gösterdiğini de gördüm ve buna çok sevindim… Yabancı kaynaklı sözcükleri yazılarımızdan olabildiğince çıkarıp atmalıyız, onların yerlerine Türkçelerini kullanmalıyız… Türkçemiz böylece daha da güçlenir, daha da güzelleşir.
    Başarılarının sürmesini dilerim…
    Sevgilerimle…

  10. Haziran 13th, 2012 - 11:36 Sevde Diyor ki:

    Çok teşekkür ederim.
    Dili doğru kullanma konusundaki hassasiyetinizi ben de paylaşıyorum, yazılarımda buna olabildiğince dikkat etmeye çalışıyorum. Tıpkı sizin gibi, dilimizi yabancı sözcüklerden ne kadar arındırırsak onu o kadar güçlü kılabileceğimize inanıyorum.
    Desteğiniz için çok teşekkürler!
    Sevgilerimle

  11. Mart 5th, 2013 - 21:59 Muhammet Diyor ki:

    Merhaba çok başarılı bir tanım olmuş. Ben Konya Emirgazi de okuyan bir ögrenciyim bize münazara verild.i Ben kültürler arası etkileşimin faydası olacanı düşündüm için bu konuyu savuncam ama yeterli bilgiye sahip olmadım için sizden kültürler arası etkileşim i faydalarını anlatmanızı istesem bana yardım ederemisin .. teşekürler

  12. Mart 6th, 2013 - 22:47 Sevde Diyor ki:

    Merhaba,

    Bu konuda ayrıntılı bir araştırma için internetten de ulaşabileceğiniz, Engin Sarı’nın ”Kültürlerarası iletişim: temeller, gelişmeler, yaklaşımlar” adlı tezini okumanızı öneririm. Ayrıca Kültürlerarası Diyalog Platformu(KADİP)’nu da araştırıp örnek olarak verebilirsiniz. Bir de EYCAdemy’nin ”Gençler ve Kültürlerarası Diyalog” adlı araştırmasını da yine internet üzerinden incelemenizi tavsiye ederim.

    Çalışmanızda başarılar dilerim,
    Sevde